Hayır. Her 100 meme kanserinin sadece bir tanesi erkekte görülür.
Meme kanseri her yaş grubunda görülür. Yaşla birlikte meme kanserine yakalanma riski artmaktadır. Türkiye genç yaş nüfusa sahip olduğundan, ülkemizde genç yaş meme kanseri sayısı da önemli oranda görülmektedir.
Bu son derece yanlış bir algıdır. Meme kanseri olan kadınların % 80’inde hiçbir risk faktörü yoktur. Bu nedenle bütün kadınların meme kanseri ile ilgili taramaları yaptırmaları gerekir.
Premenapozal (adet gördüğü dönemde) dönemde 1.derece (anne, kız kardeş, baba) yakınlarında meme kanseri varlığında, hastalık riski önemli oranda artmaktadır (aile öyküsü olmayan kadınlardan 8 kat daha fazla).
Meme kanseri risk grubunda olan kadınlarda tarama, en genç meme kanserli aile bireyinin yaşından 10 yıl geriye gidilerek başlanır (38 yaşında ise 28 yaşında kontrollerine başlanır).
Meme kanserinin en önemli bulgusu memede ele gelen yumrudur (kitle). Ancak bunun dışında meme başından kanlı akıntı, meme başında ekzemaya benzer kaşıntılı yapı, meme başının içeri çekilmesi, ciltte gamzeleşme, koltuk altında yumru ele gelmesi de meme kanseri belirtileridir. Meme iki simetrik yapı olup yeni çıkan farklı bir yapı varlığında mutlaka hekime başvurulması gerekir
Meme kanseri riskinin meme dokusunun büyüklüğü ile ilgisi yoktur. Ancak obezitenin meme kanseri riskini artırdığı bilinmektedir.
Ele gelen her 10 kitlenin sadece ikisi kanser tanısı almaktadır. Kalan 8 tanesi iyi huylu meme hastalığına işaret etmektedir.
Meme ağrısı daha çok iyi huylu hastalılarda olmaktadır. Meme kanserlerini yaklaşık %10’unda ağrı bulunmaktadır.
Bu konuda riski artırdığını gösteren herhangi bilimsel veri yoktur.
Özellikle doğum öncesi ve 35 yaş altında doğum kontrol hapları kullanan kadınların meme kanseri riski daha yüksektir. Ancak menapoz sonrası uzun süreli hormon kullanımı kadar riski artırmamaktadır.
Uzun süreli hormon kullanımı meme kanseri riskini artırmaktadır. Aynı zamanda mamografik değişiklikler yol açmaktadır. Risk grubu kadınlarda kullanılmamalı, risk grubunda olmayanlarda kısa süreli verilmelidir.
Kendi kendine muayene 20 yaşında başlamalı, her ay adet bitimini takiben yapılmalıdır. Bu şekilde kadın meme yapısını çok iyi bir şekilde tanıyacağı için küçük değişiklikleri yakalama şansı yüksektir.
Meme başı akıntılarının büyük bir bölümü fizyolojik, fibrokistik değişiklikler ve hormonal kökenli olabilir. Akıntı kendiliğinden, tek memeden, kanlı yada şeffaf geliyorsa önemlidir. Meme kanserinin erken bulgusu olabilir.
Mamografi memenin sıkıştırılarak doğrudan filmi alınan bir tetkiktir. Çok düşük doz ile çekim yapılmaktadır. Meme kanseri riskini artırdığını gösteren hiçbir bilimsel veri yoktur. Erken tanı koymanın en önemli yöntemi olup meme kanserlerinden ölümleri önemli oranda azaltmaktadır.
Fibroadenom genç yaş grubunun en sık görülen iyi huylu kitlesidir. Meme gelişimi esnasında olan sapmalardan ortaya çıkmaktadır. Meme kanseri riskini artıran bir lezyon değildir. Ancak her 1000 fibroadenomun bir tanesinde, genellikle kompleks fibroadenom olarak tanımlanan lezyonların içerisinde karsinoma in-situ (meme kanserinin öncü hastalığı) bulunabilir, ilerleyerek meme kanseri ortaya çıkabilir.
Fibrokistik değişiklikler bir hastalık olarak tanımlanmaz. Memenin gelişimi sırasında ortaya çıkan fizyolojik değişiklikler sonucunda olur. Meme kanseri riski içermez. Yakın takip edildiğinden erken tanı konulmasını sağlayabilir.
Erken evrede meme kanseri tanısı alan hastaların büyük bir bölümünde meme koruyucu tedavi (hastalıklı bölümün alınması) ile başarılı bir şekilde tedavi edilmektedir.
Memenin içerisinde birden fazla noktada başlamış meme kanserlerinde, genetik geçişli meme kanserlerinde, bölgesel ilerlemiş tedavi sonrası ameliyat edilen hastaların büyük bir bölümünde, inflamatuar tip meme kanserlerinde memenin tamamı alınarak tedavi edilir.
Memenin tümünün alınması gereken durumlarda, aynı ameliyatta veya daha sonra, silikon implantla ya da hastanın kendi dokusundan yeniden meme yapılabilir. Böylece hastanın psikolojik olarak organ kaybı duygusu giderilir, vücut bütünlüğü korunur.
Erken evre meme kanserinde, klinik olarak koltuk altında hastalık yayılımı görülmediği durumlarda bekçi lenf bezi düğümü biyopsisi tekniği ile örnekleme yapılır. Patolojik incelemede hastalık yoksa koltuk altı lenf bezlerinin tümü alınmaz.
Hastalık saptanan durumlarda koltuk altı lenf bezlerinin tümü alınır.